Page 119 - MHP Kadın Kolları Dergisi Sayı-1
P. 119
MUTLU KADIN MUTLU TÜRKİYE 119
geleneklerini sürdürmeye devam etmektedir. Fakat ği) Emine Semiye Hanım ve arkadaşları tarafından
11. yüzyıldan itibaren Türk kadınının erkekle eşit Selanik’te kurulmuştur. Kadın hakları savunucu-
statüye sahip olduğu durum gittikçe gerilemiştir. luğunda dikkat çekici nokta ise, kadın hakları ha-
Göçebelikten yerleşik tarım toplumuna geçiş süreci reketine sözcülük eden isimlerin hep erkeklerden
ve İslam dininin de gittikçe yayılmasıyla birçok kül- oluşmasıdır. Fakat bu durum yüzlerce yıllık süreçte
türel değer terk edilmiş ve bu durum kadının bireysel en temel hakları olan birey olmaktan ve özgürlükten
ve toplumsal değerini günden güne geriletmiştir. Bu mahrum bırakılan Türk kadınının yetersizliğinden
süreçte kadına ev içinde erkeğin hizmetçisi gibi gö- kaynaklanmamaktadır. Sadece kültürel boyutlarda
revler yüklenmiştir. Yani kadın erkeğin ihtiyaçlarını bakıldığında, alışılagelmemiş bir durumun, çekinceli
karşılamakla, çocuk doğurmakla ve ev içi hizmetle adımları olarak görülmektedir. Türk kadını kendinin
uğraşmak zorunda bırakılmıştır. Böylelikle toplum farkına o yıllarda henüz varamamış ve böylece ken-
algısı değişmeye başlamış, kadının sosyal ve top- dini hep bir adım geride tutmayı yeğlemiştir.
lumsal hayatındaki yeri gittikçe gerileyerek yerini
asosyal bir kadın algısına bırakmıştır. Kadının bu Hürriyet’in ilanı ile birlikte, her alanda olduğu gibi
dönemdeki statüsündeki düşüş sadece Doğu İs- kadın hakları alanında da gelişmeler olmuş ve ka-
lam toplumuna has bir özellik olmamakla birlikte dın derneklerinin sayısı hızla artmaya başlamıştır.
Batı Hristiyan toplumlarında da aşağı yukarı aynı Fakat Cemiyetler Kanunu’nun 3. maddesi gereğince
durum söz konusu olmuştur. Ancak Batı, 15. yüz- kadın haklarını savunan dernekler yasa dışı statüye
yıldan itibaren tarım toplumundan ticaret ve sanayi sahip olarak görünmekte ve bu derneklerin faaliyet
ekonomisine doğru hızlı bir geçiş sağlayarak, dinsel gösterebilmesi için yardım dernekleri çatısı altın-
ideolojinin dar kalıplarına sıkışıp kalmadan aklın ve da toplanması gerekmektedir. Balkan Savaşları ile
bilimin ışığında yeni bakış açıları ile bireye ve top- başlayıp Birinci Dünya Savaşı’na giden süreç, bu
luma egemen olmuşlardır. Böylece endüstri devrimi derneklerin örgütlenmesini daha da hızlandırmıştır.
ile birlikte kadın, çalışma yaşamında etkin bir biçim- Dönemin en etkili kadın savunuları arasında Ziya
de yerini almıştır. Bu duruma bağlı olarak kadının Gökalp da bulunmaktadır. İslam dininin kadınlarla il-
toplumsal statüsü tekrar yükselişe geçmiştir. gili olumsuz yaklaşımını müfessirlerin yorum hatası
olarak görmekte ve kadın yükselmezse alçalır vatan
Osmanlı’da ise Batı’nın aksine kadın hakları konu- dizeleriyle konunun önemine dikkat çekmektedir.
sunda pek bir değişim yaşanmamıştır. Bunlara en
büyük örnek ise, 19. yüzyılın ilk yarısında İstanbul’da Birinci Dünya Savaşı’nda erkek nüfusun seferberlik
hala kadınların eşya gibi alınıp satıldığı köle pazar- nedeniyle çalışma hayatından çekilmesi sonucun-
larının olmasıdır. Tanzimat’ın ardından, 1848 yılında da, onların boşluğunu kadınlar doldurmak zorunda
Osmanlı Devleti’nin köleliği yasaklayan uluslararası kalmıştır. Böylece kadının sanayi, ticaret ve hizmet
antlaşmaları kabul etmesiyle birlikte köle pazarları sektörlerinde çalışmasının önü açılmıştır. Hatta
zorunlu olarak kapatılmıştır. Kadına ikinci sınıf insan askerî bölgede geri hizmetlerde çalıştırılmak üzere
muamelesinin görüldüğü yıllar, Tanzimat’tan sonra, “Kadın Amele Taburu” adı altında kadın birlikleri ku- Hürriyet’in ilanı
çok sınırlı da olsa, yerini kadının eğitim ve çalışma rulmuştur. ile birlikte, her
yaşamına girişine bırakmıştır. Bu iyi niyetli fakat alanda olduğu
küçük ve yetersiz adımlarla kadının statüsü tekrar Türkiye’de kadın haklarının elde edilmesi sürecinde gibi kadın
yükselme aşamasına geçmiştir. Tanzimat aydınla- asıl önemli dönüm noktası Kurtuluş Savaşı’dır. Çün- hakları alanında
da gelişmeler
rı kadın sorununun aslında toplumun gelişmesinin kü savaşın kazanılmasında kadının önemi göz ardı olmuş ve kadın
ana kaynağı olduğunun farkına varıp, toplumun edilemeyecek kadar büyüktür. Türk kadını bağım- derneklerinin
iyileşmesi ve ilerlemesinin içinde aslında kadının sızlık mücadelesinde erkeklerle birlikte yan yana, sayısı hızla
ne derece önemli olduğunu fark etmişlerdir. Bu du- omuz omuza savaşmıştır. Mitingler düzenleyerek, artmaya
ruma dikkat çekmek adına Şinasi, Şair Evlenmesi dernekler kurup örgütlenerek, cephe için malzeme başlamıştır.
isimli eserinde görücü usulü evliliğin sakıncalarına üreterek, cephede savaşan erkeklere su ve mühim-
dikkat çekerken, Ahmet Mithat, çok kadınla evliliğin mat taşıyarak, cephede yaralanan askerlere hasta
karşısında durmuştur.Namık Kemal, gazetelerde bakıcılık yaparak ve cephede düşmana karşı fiilen
kadın haklarını savunucu yazılar yazmaya başla- savaşarak savaşın kazanılmasına katkılar sağla-
mıştır. Böylece kadınlar ilk kez seslerini cılız da olsa mıştır. Dar kafalı muhafazakâr kesimlere rağmen,
duyurabilmişlerdir. Türk kadını Kurtuluş Savaşı’nda bir kahramanlık ör-
neği sergilemiştir. Bunun da ilk farkına varanlardan
İlk kadın derneği Şevkat-i Nisvan (Kadın Sevecenli- biri Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Savaş kazanı-