Page 39 - MHP Kadın Kolları Dergisi Sayı-1
P. 39
MUTLU KADIN MUTLU TÜRKİYE 39
Bütün bunlarla birlikte temelde, genel mânâda aynı lenlerindedir. “Vindication of the Rights of Women”,
olan bir şey var ki o da kadının hemen hemen tüm “The Enfranchisement of Women” ve “The Subjec-
toplumlarda geçmişten günümüze hep ikinci plan- tion of Women” gibi belgeler, Toplumsal ve Siyasal
da olması ve daha da kötüsü ona bir meta olarak Kadınlar Birliği’nin kurulması, düzenlenen mitingler
bakılıp herhangi bir değer verilmemesi olmuştur. gibi girişimler verilen “feminist” mücadelenin belli
Örneğin; tarihî kökleri çok çok eskilere dayanan ve başlı örneklerindendir.
Türkler’in de en eski komşularından biri olan Çin,
önceleri ana egemen bir toplum olsa da bu algı Toparlayacak olursak; tarihî süreç açısından ba-
sonraları ataerkilleşmiştir. Bu da kadını ötelemiş, kıldığında kadın hareketlerini “birinci dalga kadın
hatta ve hatta paspasın altına sürüklenen toz par- hareketleri” ve “ikinci dalga kadın hareketleri” ola-
çası haline getirmiştir. “Öyle ki kız çocuklarına isim rak ayırabiliriz. 19.ve 20. yüzyılı kapsayan birinci
verilmez; “bir, iki, üç…” gibi lakaplar takılır olmuştur. dalga feminist akımda daha ziyade kadının sosyal
Kadın, kocasının kölesi haline getirilmiş, çocukları- ve siyasal hak arayışlarına yönelik mücadelelerde
nın ve kocasının hizmetçisi konumundan yukarı bir bulunduğunu görürüz. İkinci dalga feminist akımı
statüye kavuşamamıştır.” 3 temel alan 1960’lardan sonrası dönemde artık ka-
dın kendini özel ve genel tüm alanlarda ispatlama
Aynı şekilde İran medeniyeti incelenecek olursa çabasına girmiştir ve ekseriyetle ataerkillik ve özel
benzer durumları orada da görmek mümkündür. (çalışma) alanlar(ın)da bir mücadele içine girmiştir.
“Med ve Persler döneminde bu aşağılama psiko-
lojisi ensest ilişkilere kadar varabilmektedir.” Yine TÜRK TARIHINDE KADININ SIYASI
4
Hint kültüründe, Yunan uygarlığında, İslam önce- YAŞAMDAKI YERI:
si Arap toplumunda ve Roma Devleti’nde de aynı
sıkıntılar gözlemlenebilmektedir. Kadının bırakın İslam Öncesi Dönemde Kadın:
politik hayatta söz sahibi olmasını, mahremiyet
çerçevesinde bile ona değer verilmemiştir. Nispe- “Türk kadınlarının en büyük süsü, Türk olmalarıdır.”
ten Moğol Devleti’nin anne merkezli bir karaktere Lady Mary Wortley Montagu Amerikan
sahip olması, siyasi işlerde kadınların öğüt vermesi Bağımsızlık
gibi sebeplerle ve ekseriyetle de Türk Devletleri’nde Tarih boyunca devlet kurma noktasında ilahi bir Bildirgesi ve
kadına verilen değerin varlığından ve öneminden yeteneği olan Türkler’de kadına verilen değer, çağ- Fransız İnsan
bahsedilebilir. daşları ile birlikte değerlendirildiğinde karşılaştırıla- Hakları Evrensel
mayacak kadar farklıdır. Türk kadının siyasi, hukuki Beyannamesi’nde
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi ve Fransız İnsan ve ailevi açıdan sahip olduğu haklara diğer top- geçen “aydınlanma
Hakları Evrensel Beyannamesi’nde geçen “aydın- lumlarda neredeyse hiç rastlanılmamaktadır. Bu- felsefesi”’nin
lanma felsefesi”’nin tezahürü olan “insan ve insan nun sebeplerinden biri olarak Türk mitolojisinde ve tezahürü olan
aklı her şeyin üzerindedir” görüşü, her ne kadar tarihinde kadına ilahi bir konum verilmesi gösteri- “insan ve insan
6
insan ifadesini kullanmış olsa da temelinde insanı lebilir. Yaradılış Destanı’nda kadının kâinatın varlık aklı her şeyin
erkek ve erkek aklı ile eşdeğer tutmaktadır. Çünkü sebebi olarak gösterilmesi, erkeğin insanî; kadının üzerindedir”
kadın ancak aile içinde kendisine bir yer bulabili- ruhanî bir varlık olarak tasvir edilmesi gibi örnekler görüşü, her
yorken; erkek kamusal alanda varlığını ispatlamış- yukarıdaki tezi destekler niteliktedir. “Benzer şekil- ne kadar
tır. Bu sebeplerden dolayı kadınlar, siyasal hayatta de kadının İslam öncesi Türk tarihi için önemi Dede insan ifadesini
7
söz sahibi olma ile ilgili hak arayışları içine girmiş- Korkut hikâyelerinde de görülmektedir.” Aileye kullanmış olsa da
lerdir. Bu konuda belli zaman noktalarında çeşitli önem atfeden Türkler’in kadını konumlandırma- temelinde insanı
mücadeleler vermişlerdir. Özellikle Fransız İhtila- sı da Dede Korkut hikâyelerinde gördüğümüz gibi erkek ve erkek
li’nin bir sonucu olarak kadınlar bu sahada büyük evin direği, eş, anne, kahraman savaşçı gibi şe- aklı ile eşdeğer
mücadeleler vermiştir. “18, 19 ve 20. yüzyıllarda bu killenmektedir. Çok sağlam bir durumda bulunan tutmaktadır.
mücadeleler oy hakkı mücadelesi boyutuna kadar ailede, “Ana hakkı Tanrı Hakkıdır”. Bunu, “Bamsı
8
taşınmıştır. Hatta bu arayışlar çerçevesinde çeşitli Beyrek” hikâyesindeki “Banı Çiçek” , Manas Desta-
9
sebeplerle Olympe de Gouges, Susan Anthony ve nı’ndaki “Kanıkey” ile ispatlayabilmekteyiz. Dolayı-
Mary Wollstonecraft gibi kadın hareketi temsilcileri sıyla ataerkil bir yapıya sahip olunmasına rağmen
suçlamalara, tutuklamalara hatta idamlara maruz Türkler’de kadına, her zaman erkeğin yanında ol-
kalmıştırlar.” 5 ması hatta erkeğin ilham kaynağı olarak görülmesi
nedeniyle ayrıca önem verilmiştir.
Fransız Devrimi ile başlayan kadın mücadelesi bir
başlangıç olmuş ve zamanla bütün bir Avrupa’ya Türk toplumunda hukuki ve ailevi açıdan kadının
yayılmıştır. Örneğin; İngiltere’de Mary Wollstonec- bulunduğu konumun göz ardı edilemez bir statüde
raft, Harriet Taylor, John Stuart Mill, Emmeline olması, onu siyaset sahnesinde de erkek ile hemen
Pankhurst ve kızları, Amerika’da Elizabeth Cady hemen eşdeğer pozisyona getirmiştir. Hükümdar-
Stanton, Frederick Douglass, Susan Anthony, Sa- lık vekâletine sahip olmaları, yönetici olmaları, buy-
rah Grimke kadın hakları savunucularının önde ge- ruk verme hakkına sahip olmaları, devlet meclisine
katılabilme yetkisine sahip olmaları, diplomatik gö-