Page 21 - MHP Kadın Kolları Dergisi Sayı-1
P. 21

MUTLU KADIN MUTLU TÜRKİYE          21


             Anadolu coğrafyasının adı Türkiye’dir.     gürlü heykel, kabartma ve seramiklerden uzaklaş-
                                                        maya neden olmuştur. Böyle bir ortamda kadın fi-
             Türk  yurdu  Anadolu’nun  veya  Türklerin  hâkimiye-  gürleri 15,16,hatta 17. yüzyıl minyatürlerinde baş rol
             tindeki bütün bölgelerin cami, medrese, zaviye, ker-  oyuncusu olarak erkeği ile aynı mekanı paylaşma-
             vansaray,  han,  hamam,  türbe,  köşk,  saray,  çeşme   nın dışında, hiyerarşik bir sıralanma içerisinde erke-
             gibi vakıf eserlerle adeta yeniden Türk sanatı, Türk   ğin üstünlüğü veya kapı pencere ardında ya da geri
             mimarisi ile imarında sultanların ve ileri gelenlerin   planda yerini almıştır (Foto.:11). Ya da kadın figürle-
             yanında  sultan  eşlerinin  ve  kızlarının,  kimi  zaman
             da hanedandan olmayan kadınların önemli katkısı
             vardır.  Prof.  Dr.  Aynur  Durukan  “Anadolu  Selçuklu
             Sanatında  Kadın  Baniler”  başlıklı  makalesinde  bu
             konuya  geniş  yer  vermiştir.  Bu  makalede  kadınlar
             tarafından yapılan Selçuklu ve Beylikler devri mimarî                                   Türkçülük
             eserlerinin plan tipi olarak dönem özelliklerini taşıdı-                                akımından
             ğı, buna karşılık süslemelerde daha yoğun ve zengin                                     beslenen İttihat
             bir görünüme sahip oldukları ile ilgili farklılıkları dile                              ve Terakki
             getirilmektedir.                                                                        mensupları,
                                                                                                     toplumun
             İstanbul’un  fethi  ile  başlayan,  Osmanlı  Devleti’nin                                ilerlemesi
             klasikleştiği süreçte 15. yüzyıldan itibaren özellikle                                  ve refahı
             şehirlerde kadının toplum hayatındaki yeri Türk dün-  Foto.11 Osmanlı Minyatürü         için kadının
             yasının hiç tanımadığı “harem”le sınırlanacak, yüz-                                     eğitilmesi
             lere peçeler takılarak Türk kadını Osmanlı devrinin   ri, toplumdaki ayrımcı cinsiyetçi bakış açısına uygun   gerekliliğini ve
             nerede ise son yüzyılına kadar sessizliğe bürünerek,   olarak 17. yüzyıldan başlayarak özellikle Osmanlı’da   bu durumun
                                                                                                     milliyetçi
             görünmez hale gelecektir. Toplumun yarısını oluş-  batılılaşma hareketlerinin belirginleştiği 18. yüzyılda   nesillerin
             turan kadınlar “şeriat” adı altında büyük ölçüde Türk   eğlenceli ortamların başrol oyuncusu zevk ve sefa   yetişmesi
             geleneklerine  olduğu  kadar  aslında  Müslümanlığa   aracı olarak minyatürlerdeki varlığını sürdürmüştür.  açısından da
             da uymayan bir hayatı yaşamak zorunda bırakıla-                                         ülkenin geleceği
             caklardır. Köylerde daha farklı olmakla birlikte şehir-  19. yüzyıl, Osmanlı Devleti’nin “batılılaşma hareke-  bakımından
             lerde evin duvarları arkasında kafes ardında eş ola-  ti” adı altında siyasal, ekonomik ve sosyal alanlarda   da önemini
             rak, anne olarak, kız çocuk olarak uzak, kısıtlanmış   yeniden eski gücüne kavuşabilme arayışına sahne   vurgulamışlardır.
             bir hayat tarzının içinde bulunacaktır. Buna rağmen   olacaktır. Osmanlı’nın bu son yüzyılı pek çok kurum-
             kadınların sosyal hayat içerisindeki hayırsever dav-  sal yeniliğin beraberinde Türk kadınının da yeniden
             ranışları Osmanlı toplumunda da padişahların an-  sosyal  kazanımlar  elde  etmesine  başlangıç  teşkil
             neleri, kızları, kız kardeşleri başta olmak üzere hâli   edecektir.
             vakti yerinde kadınların inşa ettirdikleri vakıf eserler-
             le devam edecektir.                        Tanzimat’la (1839-1876) başlayan I. ve II. Meşru-
                                                        tiyet’le  devam  eden  süreçte  Namık  Kemal,  Şinasi,
             Osmanlı’nın  hâkim  olduğu  geniş  coğrafyada  çok   Abdülhak Hamit, Tevfik Fikret, Peyami Safa ve özel-
             sayıda Türk kadını inceliğini, zarafetini, yardımsever   likle  Ziya  Gökalp,  Ahmet  Ağaoğlu,  Mehmet  Emin,
             ruhunu, şifahane, aşevi, zaviye, cami, mescit, med-  Hamdullah Suphi, Yusuf Akçura, Halide Edip, Ahmet
             rese,  çeşme  gibi  yaptırdığı  çok  sayıda  vakıf  esere   Hikmet Müftüoğlu gibi çoğunluğu Türkçü düşünür
             yansıtmıştır. Kadınlar yaptırdıkları bu eserlerle, için-  ve yazarlar Osmanlı toplumunda kadının eğitimi ve
             de yaşadıkları toplumun kültür ve sanat hayatına da   konumu ile ilgili görüşlerini ifade ederler. Bu dönem-
             önemli  katkı  sağlamışlardır.  Şehirlerdeki  ve  kırsal   de yayına giren kadınlarla ilgili dergilerde ve gazete-
             bölgelerdeki kadınların halı, kilim, kumaş gibi doku-  lerde kadın yazarlara da yer verilir.
             ma,  nakış,  dantel  örücülüğü  gibi  el  sanatlarındaki
             varlığı Osmanlı döneminde de devam etmiş, ancak   I.Meşrutiyet’in  (1876-1878)  hemen  ardından
                                                        1879’da her ilde bir kız öğretmen okulu açılmasının
             Osmanlı toplumunda sanat eserlerine yansıyan ka-  kararlaştırılması, Osmanlı devri içinde kız çocukla-
             dın algısı özellikle minyatürlerde Selçuklu zamanın-  rının eğitiminde önemli bir adım olmuş, çağdaşlaş-
             dan  daha  farklı  bir  dünyanın  kapılarını  aralamıştır.   ma hareketinin hız kazandığı II. Meşrutiyet yıllarında
             Değişen, farklılaşan hayat görüşleri Türk sanatında   (1908-1920)  ise  kadınlar  bazı  haklar  elde  etmeye
             başlangıcından itibaren yer bulan özellikle insan fi-  başlamıştır.
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26