Page 24 - MHP Kadın Kolları Dergisi Sayı-1
P. 24
24
Gazi Ünv. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
Prof. Dr. Altan ÇETİN
Öğretim Üyesi
ORTAÇAĞDA
KADIN OLMAK
Ortaçağ kavramı, Mevlâna’nın fil hikâyesindeki hayat ise toprak ve ona bağlı teşekküllerle gerçek-
1
ironik hâl ile E. H Carr’ın “Tablomuz rastlantıyla leşmiştir. Biz burada din kavramını hakikat olarak
olmaktan çok, bilerek ya da bilmeyerek belirli bir değerlendiriyoruz. İslâm, Hıristiyanlık ise bunun ta-
dünya görüşüne sahip ve bu görüşünü destekle- rihî gerçeklikleridir. Bunların yargılanmasında doğ-
yen olguların saklanılmaya değer olduğu düşün- rulanması ya da reddedilmesi ise subjektif doğ-
cesindeki kişilerce bizim için önceden seçilmiş ve rular alanını oluşturmaktadır. Ama dinin Ortaçağ
belirlenmiştir” tespitine uyan bir muhtevayla gün- kavramı içindeki yeri inkâr edilemez bir hakikattir.
2
deme taşınmaktadır. Erol Güngör’ün “Tarih şuuru, Cemil Meriç’in tabiriyle bir istiğrak devri. Toprak ise
Ortaçağda, tarihin akışı hakkında belli bir görüş sahibi olmak servetin ve gücün esasını teşkil eder. Devlet ve ha-
özellikle demektir. İnsan tarih olaylarını manalı bir bütün yat buna bağlı teşekküller etrafında oluşur. Batının
Türk-İslam içindeki parçalar hâlinde gördüğü anda “tarih şu- Feodalitesi Doğunun ıkta düzeni hep bunun birer
dünyasında, dine uru” kazanmış olur” şeklindeki yaklaşımı Ortaçağ tarihî gerçekliğidir. Tarihî süreçler doğu ve batı için
yapılan eleştiriler kavramına bakışlardaki esas ruhu aksettirir gibidir. farklı gelişmiş olabilir. İki büyük göçün ürünüdür
dinin kadına Ortaçağa dair verilen her tanım bu kavrama bakan aslında ikisi de. Biri Kavimler göçünün, diğeri ise
verdiği statüye kişinin ya da file dokunanların farklı bakışı gibidir. Orta Asya’dan vuku bulan göçlerin. Ortaçağ çok
dairdir. Aydınlanan bir dünyanın karabasanıdır Ortaçağ. geniş bir zaman dilimi olup Ortaçağ’ın nerede baş-
Ve küreselleşen bilgi oluşturacağı tarih şuurunda layıp nerede bittiği tartışma konusudur. Bu zaman
aydınlığını meşrulaştırmak adına bu karabasana diliminde aynı ve farklı toplumlarda kadınlar çeşitli
dair bütün lambaları söndürmek ve seçtiği kav- statü ve roller yüklenmişlerdir.
ramlar ve manzaralarla bir Ortaçağ şuuru oluştur-
mak gayesindedir. Ama bütün bu bakışlar tutarlı, Ortaçağda, özellikle Türk-İslam dünyasında, dine
uygun ve kapsamlı olmak rasyonelliğinden uzak yapılan eleştiriler dinin kadına verdiği statüye da-
kalmaktadır. Ortaçağa dair bilgimiz seçilmiş ve irdir. Hâlbuki dinin esas kaynağı olan Kur’an’ın
belirlenmiş şablonlara sıkışıp kalmaktadır. Ortaçağ inanç konularında erkek ve kadınları eşit statüde
dünyası din ve toprak olarak belirlenebilecek iki kabul ettiği ve insan olarak muhatap aldığı göz
esas umdesini farklı medeni bölgelerde farklı şekil- önüne alınırsa, dinî sorumluluk ve yükümlülük
lendirmiştir. Ortaçağın ontolojisini oluşturduğunu açısından herhangi bir ayrım söz konusu değildir.
düşündüğümüz bu unsur içinde coğrafya, insan Sorun, bireysel ve sosyal hukuk kurallarında (fıkhi
ve tarih şekillenmiştir. Ortaçağda mücerred mad- yaklaşımlar) ortaya çıkmaktadır. Bu ise zaman ve
deye şekil veren esas unsur din olmuş ve medeni zeminin değişmesiyle değişebilecek bir statüde-